Aleviler, Osmanlı’dan
günümüze kadar maruz kaldıkları yok sayılma, katledilme, inkar ve imha
politikalarını iyi analiz etmeli, irdelemeli ve buna karşı tavır
geliştirmelidir. Bundan sonra da kimseden medet ummayıp, tamamen kendi öz
savunma gücüne kavuşmalıdır. Temel hedef, hiçbir kurum, kuruluş ve partiye bel
bağlamadan, kendileri (Alevi) olarak her alanda örgütlenip güç oluşturmalı ve
geleceği kendileri inşa etmelidir. Aksi taktirde Alevilerin bugüne kadar
yaşadıkları acı ve katliamlar artarak devam edecek. Maalesef ki yine ölüleri
için kefen arayıp, kayıplarının ardından sadece ağıt yakacaklar.
Şimdi sağduyu
ile elimizi vicdanımıza koyup düşünelim, katliamların asıl sorumluları kim?
Katliamın asıl failleri gözü dönmüş, insanlıktan hiç nasip alamamış selefi
çeteler, onları azmettirenler ve işbirlikçilerin olmasının yanı sıra, düşmanı
azdıran, karşısında aciz görünen ve hiçbir tedbir almayan Alevilerdir. Tarihte
ilk fetvaları okunup, ölüm fermanları yazıldığından beri kendilerini korumak
için hiçbir tedbir almayan, Aleviliği sadece semah dönmek, türküler söyleyip,
dinlemek sanarak kendi ailesini öldürmeye gelenlere tek kurşun dahi sıkamadan
can veriyorlarsa, öldürülmeyi peşinen kabul etmiş olmuyorlar mı?
Aleviler,
yaşanan bunca olaylardan sonra, hala “dostunu, düşmanını bir kez daha iyice
gözden geçirmeli” diyemeyiz çünkü Aleviler hiçbir zaman ne ÖSO ne de El Kaide’yi
dost olarak görmemişti. Katilleri olacağını bile bile beklediler, sanki ölmeden
kefene girmeye razı bir toplum sessizliğinde. Bazı sözler belki sizi incitir
ama sakın ola incinmeyin. Burada amaç asla incitmek değil. Tek amaç var o da
Alevilere reva görülen ve yıllarca bitmek bilmeyen bu katliamların soyunu
kurutma isteğidir.
Vakit,
ölülerin ardından ağıt yakma, yas tutma vakti değil. Vakit, Alevilerin harekete
geçme vaktidir. Bunun için somut çözüm önerileri geliştirmeli ve bu düzlemde
örgütlenerek tek yumruk haline gelmeli ki, düşmanlarına göre kolay yutulacak
lokma imajından kurtulabilsin.
Sanmayın ki
Aleviler yalnız, terk edilmiş ve ne halleri varsa görsünler denilmiş bir
toplumdur. Biraz kabuğumuzdan sıyrılıp başımızı kaldırsak göreceğiz ki Alevi
olmadığı halde Alevilere yapılan her zulümde canı yananlar da Alevilerle
birliktedir. İnsanlar örgütlenmek denildiği zaman sadece o örgütün adını,
soyunu, sopunu, memleketini, ten rengini ya da siyasi görüşünü esas alarak bir
araya gelmeye çalışıyorlar. İşte kayıpların başladığı nokta burası yani her
şeyin başı, baştan bozuk bir zihniyetle örgütlenmeye çalışmak. Eğer bu gerçeği
kavradıysak daha farklı bir pencereden bakmaya hazırız demektir. Örgütlenmek
elzem ama doğru örgütlenmek daha da elzemdir. Kimseyi kategorize etmeden,
kimlik, kişilik, inanç, fikir ya da doğal olarak kazandığı özellikleri ile
ayırmadan gönülden katılmak isteyeni kucaklayan bir örgütün temellerini atmak
gerek. Vaktinde bu organize gerçekleşmiş olsaydı inanın bugün yaşananlara şahit
olmazdık. Tüm dünyayı kucaklar ve bizimle olmak isteyen her insana sığınacağı
bir ağaç gölgesi olabilirdik.
Bu saatten
sonra geçmişi daha fazla sorgulamanın da bir yararı yok. Önümüze bakmalı,
gücümüzü tüm ezilenler ve yok sayılanlarla birlikte bu badirelerden nasıl
kurtuluruz fikrine odaklamalı, pozitif olan her fikre, oluşuma destek sunmalı
ve geleceği birlikte inşa etmeliyiz.
13 Şubat 2014
Muzaffer Aytekin
Yüklü bulutların gökyüzünü esir aldığını
YanıtlaSilBir annenin bakışlarında gördüğümde,
Hüznün yağmurları içimi yakar
Kan çanağına döner gözlerim.
Nasır tutan elleriyle ağaran saçlarını
Düzeltmeye çalışan anneler gördüğümde,
Kopan fırtınada dallarım kırılır
Ufkumda solar tüm mevsimlerim.
Ciğerleri dağlayan sessiz çığlıklarını
Gizlemeye çalışan anneleri duyduğumda,
Sarsılan dağların şiddeti yüreğime vurur
Kör karanlıkta sağır olur kulaklarım.
Direnciyle ölümü bile kıskandıran
Acısını içine gömen anneler gördüğümde,
Mahcubiyetimden bin parçaya bölünür
İşte o an utancımdan ölürüm.
23 Eylül 2012
Muzaffer Aytekin
Mirhani
Basına ve Kamuoyuna
YanıtlaSil(16 Şubat 2014 Pazar, İstanbul)
El Kaide, El Nusra çetelerinin AKP ve ABD desteğiyle Suriye’de Alevi Toplumuna, Rojava’da Kürt Halkına karşı yürüttüğü katliam soykırım derecesine ulaştı. AKP, ABD ve eli kanlı çeteler insanlığa karşı suç işliyor.
Suriye’de savaş yoktur. Katliam vardır. Bir yanda mazlum halklar ve inanç grupları öbür yanda ABD, AKP, El Kaide, el Nusra gibi yağma, talan ve katliamı meslek edinmiş güçler var. Savaş taraflar arasında olur. Suriye’de katledilen Alevilerin ve mazlum halkların silahı, tankı, topu yoktur. Can havliyle kendini korumak için evine sığınmaktan başka çaresi olmayan Alevilerin hangi vahşet yöntemleri ile katledildiğini görüyoruz. İnsanlık onurunun ayaklar altına alındığı, çocukların, kadınların, genç, yaşlı demeden tüm insanların katledildiği Suriye’de bu vahşet tablosuna güç ve destek veren AKP Hükümeti katliamın ortağıdır.
Emeğin, demokrasinin ve özgürlüğün düşmanları Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiler. Başta ABD olmak üzere yerel iktidarlar bu katliamların birinci derecedeki sorumlusudur. Her türlü doğal kaynağı, emeği, insani ve kutsal değerleri sömüren ABD’nin bölgedeki en becerikli ortağı AKP Hükümetidir. Başbakan, bir yandan yeni Osmanlıcılık hayalleriyle bölgenin sultanı olmaya çalışırken, diğer yandan gözü dönmüş bir halde sağa sola saldırıp güçlü olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Arkadan yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık, talan ve yağma yoluyla günlük siyaseti yürütüyor. Başbakan, yağma ve talanın üzerini örtmek için Suriye’yi, Suriye’de ortağı olduğu katliamların üstünü örtmek için Türkiye’deki gündemi kullanıyor. Ancak bütün bu kirli oyunlar artık örtülecek, gizlenecek gibi değil. Devletin ve AKP Hükümetinin bütün pislikleri ortaya saçılmış durumdadır.
Suriye’de katliam yapan El Kaide, El Nusra gibi cani sürüsü AKP Hükümeti ile işbirliği içinde bu katliamları yürütüyor. Tırlar dolusu silah ve mühimmatı AKP’den alan katiller Suriye’deki katliamı bu silahlarla yapıyor. Suriye’de insan kesen, yakan, tecavüz eden, akla hayale gelmeyecek zalim ve canice yöntemleri kullanan katil sürüsünün yöntemi Maraş, Madımak, Çorum… Katliamlarını yapanlarla ne kadar da benziyor değil mi?
Yolsuzluk, hırsızlıklarının üzerini örtemeyen AKP, 12 yıldır “Açılım, demokrasi paketi, yenilik, ileri demokrasi” yalanları ile siyaset yaptı. Cumhurbaşkanı olabilmek için gözü dönmüş halde her tarafa saldıran Başbakan yine paketlerden söz ediyor. Tüm politikasını yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine bina eden Başbakan bu pisliği nasıl örtecek? Nasıl temizleyecek? Bu kan ve gözyaşı selinin içinde çırpınan Başbakan sen Türkiye ve Ortadoğu halkları karşısında suçlusun, bu katliamın ortağısın. Gizlice giden tırların, işkence ile katledilen çocukların, tecavüze uğrayan kadınların hesabını ver.
Gezi eylemcilerine “Çapulcu” diyen başbakan 7 Genç canımızın katliamından sorumludur.
Muviye’den Yezit’e, Yavuz’dan, Ebussud’a Dersim’den Maraş’a, Çorum’dan Madımağa, Türkiye’deki tüm katliamlardan, Suriye’ye katliamına kadar hepsi aynı zihniyetin işidir.
Türkiye ve dünya kamuoyu Suriye’de yürütülen sistematik katliama sessiz kalamaz.
Öncelikle AKP Hükümetine sesleniyoruz; İnsanlığa karşı suç işliyorsunuz. Bu katliam ve soykırım politikasından vazgeçin!
Tüm siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri katliama karşı gereken insani, vicdani, siyasi ve hukuki tutumu almalıdır.
Biz Demokratik Alevi Hareketini oluşturan kurum ve dernekler olarak başta Alevi toplumu olmak üzere, demokrasi güçlerini, demokrasi ve eşit yurttaşlık mücadelesindeki paydaşlarımızı, müsahip kurumları, dost siyasi partileri bu vahşete ve soykırıma karşı Antakya’ya, Suriye sınırına yürümeye çağırıyoruz.
Alevi Bektaşi Federasyonu
YanıtlaSilPir Sultan Abdal Kültür Derneği
Alevi Kültür Dernekleri
Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı
Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği
Özgür Demokratik Alevi Derneği
Garip Dede Dergahı
Şahkulu Sultan Dergahı
Dersim Dernekler Federasyonu
Divriği Kültür Derneği
Kangal Dernekler Federasyonu
İkitelli Cemevi
Arnavutköy Cemevi
Bağcılar Cemevi (Hacıbektaş Veli Kültür ve Tanıtma Vakfı)
Devrimci Alevi Komitesi