İlkesiz bir Alevilik, hiçbir
saygınlık kazandırmadığı gibi aksine böylesi bir durum tüm Aleviler için büyük
bir utançtır. Ya kendi inancımızı öğrenmeli ya da ‘Aleviyim’ dememeliyiz. Çünkü
böylesi yüce ve güzel bir inancı bilgisizliğin karanlığında boğmaya hakkımız
yok.
Diğer inançların ritüellerini
ezbere bilirken, kendi inancının yol ve erkânından
bihaber olanlara yazıklar olsun.
Kendilerini her türlü asimilasyon
ve dejenerasyonun etkisinden kurtaranlara, varlıklarının anahtarını ceplerine
koyarak inancıyla yaşayanlara da ne mutlu…
Alevilik meşakkatli bir yoldur, yolundan
dönmeyenlere selam olsun.
22 Temmuz 2013
Alevi Nefesi
İçinizdeki Çerağı Uyandırın
YanıtlaSilSelçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet…
Zulmün binlerce hali, inkar, sürgün, katliam... Sayılmadık parmak ile tükenmedik kırmak ile, ayandık beden ile emek ile diş ile tırnak ile…
Devran döndü, yol sürdü... Geldik bu güne!
Yoldan geriye kalanlar yol ulularının himmet ve kerametindendir. Miras derya gibi, varis deryayı bilmez! Bırakın deryayı, sahile yanaşmaktan aciz, kumsalda izi, ummanda gözü yok.
Erenler, canlar, hangi hazine sahipsiz kalınca talan edilmedi ki?
Ortada sahipsiz bir hazine var ve hazine haramiler tarafından talan ediliyor.
Aleviler, “Alevilik nedir? Alevilik nerden geldi? Alevilik İslam içi mi, dışı mı?” gibi tuhaf, saçma sapan tartışmaların girdabında cebelleşe dursunlar Muaviye soylu, Hızır Paşa huylu devlet ve iktidar son hamleyi yapmak için atağa geçmiş durumda.
Dünyada kendi tarihine ve inancına yabancılaşan, kendini kendisi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan süreçlerde arayan başka bir topluluk var mıdır?
“Yurttaş olmak” devlete ve onun yasalarına biat etmek değildir. Yurttaş olmak kendi etnik, inançsal, kültürel, cinsel ve sınıfsal değerleri ile var olmaktır. Devletin ve devleti temsil eden iktidarın kendi amaçları doğrultusunda “Tek tip yurttaş” yaratmak istediği yerde buna sessiz kalmak ya da örgütsüz kalmak “Tek tip” olmayı kabul etmek anlamına gelir.
Devlet ve iktidar zihniyetinin kendi inancını devlet olmaktan aldığı güçle kutsadığı noktada itiraz etmek, mücadele etmek ibadetin ta kendisidir.
Bugün dolaylı ve direk Alevi inancına hakaret eden iktidarın bir tek amacı vardır, o da Aleviliği yok etmek veya kendine benzetmektir.
“Alevi açılımı” kavramını geveleyen iktidar ipe un seriyor. Zamana yayarak bezdirmek, tüketmek istiyor.
Bunun karşısında demokratik mücadele evden, sokağa, iş yerinden alanlara kadar her yerde sürdürülmedikçe eritme ve tüketim devam edecektir.
Her Alevi önce duygularını, zihnini Alevi Yol ve Erkanının değerleri ile donatmalıdır. Evinizi, odanızı, köşenizi değerlerinizle donatın canlar. Erenleri, evliyaların, ermişlerin, dervişlerin, pirlerin yaşamlarını okuyun. Aşıklardan, sadıklardan deyiş, nefes okuyun. Diliniz, konuşmanız, eşinize, dostunuza, çocuğunuza hitabınızda Alevice kavram ve söylemler olsun. Bir ebeveynin kendinden sonraki kuşağa ve çocuklarına karşı en önemli sorumluluğu onlara kendi kültürünü aktarmaktır. Kendi kültürünü aktarmaktan daha kutsal bir miras yoktur.
Alevi inancının en önemli kaynağı Hak aşıklarının söylediği deyişlerdir. Evet tarih ve araştırma okumak çok değerli ve öğreticidir. Ama deyiş ve nefesleri okumak, anlamaya çalışmak, yorumlamak ibadet kabilindendir. Ciltler dolusu deyişler, nefesler varken hala “Alevi inanç kaynağı” arayanların ırmağın kıyısında su arayanlardan farkı yoktur.
Erenler, canlar, bu akşam evinizin mutena köşesinde çerağ niyetine bir kandil yakın! Vakit ayırıp kandilin ışığında Pir Sultan Abdal’dan bir deyiş okuyun. Hak Aşkına bunu alışkanlık haline getirin! Komşularınızı, yarenlerinizi, dostlarınızı, sevdiklerinizi de muhabbete dahil edin. Muhabbetten murat ibadettir. Alevilikte ibadet uhrevi aleme ulaşmak değil dünyevi gerçeği anlamaktır. Işık sizdedir. İçinizdeki çerağı uyandırın.
Diliniz şeker, muhabbetiniz şerbet olsun.
Kemal Bülbül