22 Haziran 2013 Cumartesi

Oniki İmam / Oniki İmamlar

İslâm dininin Şiî mezheplerinden İmamiye-i isna aşeriye (Onikiciler, fıkhî mezhep olarak Câferîlik) mezhebinin kabullendiği imâm silsilesine verilen addır. Alevilik'te de on iki imam, inancın temel esasını oluşturur.


Ehl-i Beyt'ten olan Hazreti Ali ile başlayan Oniki İmam; son peygamber Hazreti Muhammed'in torunlarından Seyyid Hüseyin eş-Şüheda'nın soyundan devam eder. İsnaaşeriyye'ye göre İslâm'ın meşru halifeliği (velâyet gereği) Oniki İmam'a aittir. İmâmet adı verilen bu husus, Câferî (imam’ Cafer’i Sadık) fıkhının temel kaynağını oluşturur. Zannedildiği gibi yalnızca Şiî-Câferî ve Alevî inancında değil, Sünni mezheplerde de aynı şekilde kabul edilir. İhtilâf, sadece İmam Mehdi konusundadır. Bunun dışındaki İmâmları Sünnîler de kabul ederler.

Mehdî'nin ortaya çıkmasındaki görüşleri ise tamamen farklıdır. Aleviler, Şiiler, Caferiler oniki imamı Masum’u pak olarak kabul ederken Sünnîler On İki İmâmın masumluğunu reddederler. 

On İki İmamlar Kimlerdir? 

İmam Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin, İmam Zeynel Abidin, İmam Bakır, İmam Caferi Sadık, İmam Musa Kazım, İmam Ali Rıza, İmam Muhammed Taki, İmam Ali Naki, İmam Hasan Askeri, İmam Muhammed Mehdi.

Hz. Ali (599-661): Diğer bir adı Haydar. Mekke'de doğdu, Irak'ın Küfe şehrinde şehit edildi. Peygamberin amcasının oğlu, damadı ve evlatlığıdır. Herkesin inanmakta tereddüt ettiği dönemde küçük yaşına rağmen ilk inananlardandır. Oniki imamların içinde sadece Hz. Ali halifelik yapmıştır.

Hz. Hasan (624-680): Medine'de doğdu. Muaviye'nin karısının kandırması sonucu Hz. Hasan kendi karısı tarafından zehirlenerek şehit edildi. Babası Hz. Ali ile birlikte beş yıl Irak'ta kaldı. Hz. Hasan halifelik meselesinde çok etkin olamamıştır.

Hz. Hüseyin (626-680): Medine'de doğdu ve Irak Kerbela'da şehit edildi. Babası Hz. Ali ile birlikte beş yıl Irak'ta kaldıktan sonra Medine'ye yerleşti, Halifeliği ele geçirme girişimi,kendisini elçi göndererek davet eden Küfelilerin ihanet etmesi nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Yezit tarafından Kerbele’da şehit edildi.

İmam Zeynelabidin (658-714): Medine'de doğdu. Hz. Hüseyin’in oğludur. Hz. Ali ve Hz. Hüseyin ile birlikte üç yıl Irak'ta kaldı, daha sonra Medine'ye yerleşti. Kerbela katliamında kurtulan tek kişidir. Medine'de gözlerden uzak politika dışı bir yaşam sürdürdü. Bazı kaynaklara göre zehirlenerek şehit edildi. Bazı kaynaklara göre ise vefat etti.

İmam Muhammed Bakır (676-732): İmam Zeynelabidin'in oğludur. Babasından daha faal bir yaşam sürmüştür. Önemli bir Hadis yazıcısıydı. O dönemde not aldığı ve daha sonra kitaplara aktarılan hadisleri, İslâm'ın gelişmesi ve yeni akımların oluşmasında son derece önemli bir rol oynadı.

İmam Cafer-i Sadık (702-765): İmam Muhammed Bakır’ın oğludur. Medine'de doğdu ve orada öldü. Hadisçi, fıkıh uzmanı ve bilim adamı olarak etkiliydi. İsmailî ve on iki imamcı Şiîler için çok önemli olan hukuk okulunun kurucusudur. Kendi devrinde, kaybolmakta olan İslâm değerlerini, ilkelerini bir araya getirerek halka öğretmeye çalışmıştır. Ülkemizde Alevi ve Bektaşiler için önemli bir kaynak olan "Buyruk" isimli kitabı yazmıştır. Buyruk, İslâmiyet'in İmam Cafer tarafından yapılan yorumudur. İmam Cafer; imamlığı sırasında ortaya çıkan mezheplere karşı Caferilik mezhebini oluşturdu. Tarihte İmam Cafer'in oluşturduğu mezhebe dahil olanlara "Caferi" adı verilmiştir.

İmam Muhammed Musa Kazım (745-799): Caferi Sadık'ın oğludur. Abbasi halifesine saygısızlık iddiasıyla "göz hapsi" cezası için sürüldüğü Irak'ın bir kasabasında şehit edildi. Türbesi Bağdat'ta Kazımiye'dedir.

İmam Ali Rıza (765-818): İmam Musa Kazım'ın oğludur. Halife Me'mun zamanında Halifelik önerisi ile Tus'a davet edildi. Daha sonra göz hapsine alındı. Hapis edildi ve üzümün içine şırınga edilen zehirle zehirlenerek şehit edildi. Mezarı İran Horasan'ında Meşhed'dedir.

İmam Muhammed Taki (811-835): İmam Ali Rıza’nın oğludur. Medine'de doğmuş. Bağdat'ta ölmüştür. Politik bir yönü olmamıştır. 25 yaşındayken halife Mutasım tarafından zehirlenerek şehit edildi.

İmam Ali Naki (828-868): İmam Muhammed Taki’nin oğludur. Dönemin hilafet başkenti Samara'da yaşadı ve orada öldü. Teorik ve politik bir faaliyeti yoktur. Samara'da Halife Mutez zamanında zehirlenerek şehid edildi.

İmam Hasan Askeri (846-873): İmam Ali Naki'nin oğludur. Halifenin emriyle Ali soyunun tamamen yok edilmesine karar verildi ve Ali soyu büyük bir katliama uğradı. Abbasi halifesi Mutemid tarafından zehirletilerek şehid edildi. Katliamdan sadece İmam Hasan Askeri'nin oğlu olan ve hala yaşadığına inanılan İmam Muhammed Mehdi kurtuldu.

İmam Muhammed Mehdi (869-...): İmamiyye'ye göre, Hasan El Askeri'nin ölümünden sonra oğlu Muhammed Mehdi gaybete girmiş (gizlenmiş) onu bir daha hiç kimse görmemiştir. Bu kayboluş devam etmektedir ve inanışa göre Muhammed Mehdi kıyametten bir süre önce Mehdi sıfatıyla ortaya çıkarak zulümle dolmuş olan dünyayı adaletle dolduracaktır. Şia'da bu inanç esası çok önemlidir.

22 Haziran 2013

 Alevi Nefesi

1 yorum:

  1. Alevilerde On İki İmamların Anlam ve Önemi

    On İki İmamlar biz Aleviler için önemli, saygın, anlamlı, değerli ve kutsaldır.
    Biz Alevilerin On İki İmam anlayışı, algılaması Sünni ve Şii bakış açılarından farklıdır. Dolayısıyla hiç kimse başkalarının On İki İmam anlayışından, inancından yola çıkarak bizlerin algılaması ve inancını değerlendirmesin, kıyaslamasın.
    Bizler için Ehlibeyt ve On İki İmamlar bir bütündür.
    On İki İmamlar biz Aleviler için inanç ve itikat anlamında velayet makamının temsilcileri, her tür kirden arınmış olarak masumluğu kanıtlanmış olanlardır.
    Cemlerimizde okuduğumuz duazlarımızda On İki İmamlara sevgi, bağlılık yer alır. On İki İmamların vecizelerine yer verilir, onlara yönelik bilincin, duyarlılığın daim olması sağlanır.
    Bütün duazlar da Ehlibeyt ile beraber On İki İmamların isimleri zikredilir ve onların özellikleri, inanca dair, topluma dair, yaşama dair sözleri ve düşünceleri dile getirilir.
    On İki İmamlara (ve Ehlibeyte) klasik Sünni bakış açısı ilk etapta olumlu olurken, hemen ardından Muaviye ve diğer Ehlibeyt, On İki İmamlar karşıtı kişilere övgüler beraberinde gelir. Bu da elbette kabul edilemez bir durumdur. Yine Şii bakış açısı ve inancı anlamlı ve değerlidir. Ancak Şiilerde Alevileri Ehlibeyti ve On İki İmamları tam olarak anlamadıkları, yaşamadıkları (!) iddiasındalar. Bu da elbette kabul edilemez bir durumdur.
    Biz Alevilerin inancı ve algısı başkalarına benzemiyor diye ve tıpa tip onların inanç anlayışıyla aynı değil diye, bizlerin On İki İmamı anlamadığımız ve hatta dışladığımız sonucu çıkarılmasın. Bizlerin, bize has bir Ehlibeyt ve On İki İmamlar anlayışı var. Bu inanç ve anlayışı tekrar özetlemek gerekirse şunları söyleyebiliriz:

    Ehlibeyt bizler için Hakkın nurunun bu aleme yansımasıdır.
    On İki İmamları sevmek, onlara bağlı olmak, onların çizmiş oldukları yoldan gitmek bizler için inanç esasıdır.
    Pir Sultan Abdal'ın (bu eser Kul Himmet'e de mal edilmektedir) aşağıdaki şu dizeleri bu gerçekliği ortaya koyuyor:

    Seher vakti Şah kervanı gidiyor
    Onun katarından ayırma bizi
    Kanberi önünde katar ediyor
    Onun katarından ayırma bizi

    Muhammet Ali'dir cihan evveli
    Bir Arap geliyor eli develi
    Rum'u irşat etti Bektaş-ı Veli
    Onun katarından ayırma bizi

    Gül kokusu Muhammet'in teridir
    Ah ettikçe karlı dağlar eritir
    Hatice, Fatma Hakk'ın yaridir
    Onun katarından ayırma bizi

    Cebrail hem kanadını açınca
    Rahmet suyun yer yüzüne saçınca
    Hasan Hüseyin curasından içince
    Onun katarından ayırma bizi

    İmam Zeynel bekler zindan içini
    Umarım bağışlar mücrim suçunu
    Bakır, Cafer yükletince göçünü
    Onun katarından ayırma bizi

    Kazım Musa, Rıza Hakk'ın nurudur
    Taki, Naki, Askeri, Mehdi sırrıdır
    Selman'ın yerinde deste gülüdür
    Onun katarından ayırma bizi

    Pir Sultan Abdalım Mehdi nic'oldu
    On İki İmamların tahtı nic'oldu
    Pirin eşiğine giden hacı oldu
    Onun katarından ayırma bizi

    Remzi Kaptan

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.