Gezi Parkı’ndan başlayarak,
ülkenin dört bir köşesine dalga dalga yayılan ve bugüne kadar yaşanmamış
derecedeki kitlesel direniş, bize şunu gösteriyor; Bu isyan, ta Osmanlı’dan
günümüze, devletin otoriter, baskıcı zihniyetine ve son 10 yıldır da AKP
Hükümeti'yle tavan yapan faşizan baskılara ve devlet terörüne, “artık yeter”
diyen halkın isyanıdır. Devletin
bugüne kadar halkları ve inançları yok sayarak, ayrıştırarak, ötekileştirerek, aşağılayarak,
birbirlerine düşman eden, “böl, parçala, yönet” anlayışına ve tek tipçi
politikalarına karşı halkın başkaldırışıdır.
Devlet erki (Başbakan) başkaldıranları “marjinal
grup, çapulcu, vatan haini” ilan ederek, arkasında dış mihrak ve faiz lobisi
olduğu iddiasıyla polis gazıyla, tomasıyla yer yer gerçek silahla plastik
mermilerle, yer yer sopayla, genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk demeden
direnenleri öldüresiye dövdüler. Beş gencimizi öldürdüler, 15 gencin gözünü kör
ettiler, gaz bombaları yağdırdılar ve binlerce yaralının tedavi olmaması için
ellerinden geleni yaptılar. Ardından ”cadı avı” başlatılarak sosyal medya
üzerinde yazdıkları mesajları bile suç delili olarak kabul ettiler. Gözaltına
aldıklarına ise insanlık dışı muamele etmekten hiç çekinmediler.
Devlet bunları yaparken, suya sabuna
dokunmayan, insanların birbirine kenetlenmesini anlayamayan, sokaklardan
bihaber kimileri ise, bugün direniş gösteren gençlerin bir çoğunu “biz 20 sene,
30 sene evvel bir sürü haksızlığa maruz kaldığımızda neden yanımızda
değildiniz” diye haksızca suçluyorlar. Unutulmasın ki, bu onurlu mücadeleyi
verenlerin çoğunluğu bugün 20’li yaşlardadır. Ülkede insanlar 20, 30 yıl evvel
haksızlıklara maruz kalırken bu gençlerin çoğu dünyaya bile gelmemişlerdi,
geldiyseler de henüz bebek yaşlarındaydılar. Bugün Twitter ve Facebook gibi
sosyal medya ağları sayesinde birbirimizden haberdar olabiliyoruz. Bundan 15-20
sene önce sosyal medya diye bir şey var mıydı ki insanlar birbirilerinden doğru
dürüst haberdar olabilsinler? Bir de Gezi olaylarından da daha iyi anlaşılıyor
ki, satılmış basın her zaman olduğu gibi bugün de iktidarın maşasıdır. O nedenle
gerçekleri halka hiç yansıtmadılar ya da yanlı yansıttılar. Onun içindir ki, ülkede
ilk defa oluşan bu ruhu ve sinerjiyi, sudan bahanelerle heba etmeyelim. Ön
yargılarımızı kaldırıp çöpe atmalım, birbirimizi tanımaya ve anlamaya özen
gösterelim. Birbirimizi anlamazsak, dinlemezsek bir adım dahi ileri gidemeyiz.
Bu isyanda çevreciler,
aydınlar, demokratlar, laikler, inançlılar, inançsızlar, ateistler, Kürtler,
Aleviler, işçiler, köylüler, işsizler vb. gibi sistemin gazabına uğrayan her
kesimden insan var. Bugüne kadar yan yana gelmeyen bu gruplar, geçmişe sünger
çekerek, “neden falanca zamanda yanımızda yoktunuz” diye sitemler etmeden,
beyaz bir sayfa açmalı ve bir safta, başta Akp faşizmi olmak üzere devletin
uyguladığı her türlü haksızlığa, şovenizme, ırkçılığa, ayrımcılığa ve anti
demokratik tüm uygulamalara “bizden, onlardan” demeden karşı durulmalıdır.
Ancak bu şekilde hedeflenen gerçek bir demokrasiye, eşit hak ve özgürlüklere
ulaşabiliriz.
Kimlik ve inançlara saygı
göstererek, aynı zamanda tüm hak ve hukukları gasp edilenlerin haklarını
savunarak, otoriter devlet egemenliğine karşı özgür bireyler olarak, bu güzelim
ülkemizde, eşit ve kardeşçe yaşamayı öğrenmeliyiz.
“Ya hep beraber ya da
hiçbirimiz.”
12 Temmuz 2013
Vicdan hatırladıkça hiçbir suç unutulmaz.
YanıtlaSilJean Paul Sartre
Bir şeyi keşfetmek istiyorsan,
YanıtlaSiltamamıyla önyargısız olmak zorundasın.
Osho